HASTANELERDE YANGIN GÜVENLİĞİ
Gaziantep’te 19.12.2020 tarihinde özel bir hastanenin Yoğun Bakım ünitesinde
yüksek akım oksijen cihazından kaynaklanan patlamalı yangında 13 hastanın yaşamını yitirmesi hastanelerimizin yangın güveliği
konusunu gündeme getirmiştir.
Ülkemizde ve dünyada yeterli önlemlerin alınmadığı hastanelerde çıkan
yangınlarda maalesef ölü ve yaralı sayısı büyük olmaktadır.
Çin’in Liaoyang Merkez Hastanesi’nde meydana gelen (15.12.2005)
yangında 33 hasta, Belarus’ta Kozlovichi kentinde akıl hastanesi
olarak kullanılan tarihi ahşap binada çıkan (13.10.2003) yangında 30
hasta hayatını kaybetmiştir.
Costa Rica Calderon Guardia Hastanesi’nde 12.07.2005 tarihinde meydana gelen benzer yangında
17 hasta ölmüş, çok sayıda kişi de yaralanmıştır. Moskova’da bir
rehabilitasyon merkezinde 9.12.2006 tarihinde çıkan yangında, 45
kadın ve bir gün sonra Batı Sibirya’nın Kemerova bölgesindeki bir
hastanede çıkan yangında 9 kişi ölmüştür.
Ülkemizde Bursa’da, 26.05.2009 günü, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nin
zemin katında bulunan tomografi servisinde saat 02:00 sıralarında
elektriksel ısınmadan çıkan yangında 11 hasta hayatını kaybetmiştir.
Bu
konuda Tarsus Üniversitesi’nden Zehra Yıldız ve Gülendam Çelik
hanımefendilerin yaptıkları akademik çalışma (http://dacd.artvin.edu.tr/tr/download/article-file/898080)
göze çarpmaktadır. O çalışmanın sonuç bölümünde:
“2007-2018 yılları arasında ülkemizde yaşanan yangınlar incelendiğinde en
fazla yangının üniversite hastanelerinde ve en az yangının özel hastanelerde
çıktığı görülmüştür. Üniversite araştırma hastanelerinin %50’sinde, devlet
hastanelerinin %6’sı ve özel hastanelerin %3'ünde yangın meydana gelmiştir.
Bu hastane yangınlarının başlıca sebebi %40-44 oranında elektrik
kaynaklıdır. ABD hastanelerinde elektrik kaynaklı yangınların oranı %9 olup,
en fazla yangın pişirme aletlerinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple hastanede
bulunan bütün elektrik panoları ve tesisatları termal kamera ile kontrol
edilmelidir. Böylece oluşan kıvılcımlar erken tespit edilebilir, yangın
önlenebilir. İkinci yangın çıkma sebebi özel ve üniversite araştırma
hastanelerinde dikkatsizlik iken devlet hastanesinde trafo arızalarıdır.
Ayrıca devlet hastanelerinde ve üniversite araştırma hastanelerinde
sigaradan dolayı %7-11 arasında yangın çıkarken özel hastanelerde sigara
kaynaklı yangın çıkmadığı dikkat çekmiştir.
Hastanelerin yangın önlemlerine göre tasarlanması yangınla mücadele için çok
önemli bir husustur. Hastanede öncelikle yangın çıkmaması, yangının
başladığının kısa sürede fark edilmesi ve söndürülmesi ile yangının
yayılmaması ve büyümemesi sağlanmalıdır. Bunun için aktif ve pasif yangın
önlemlerinin alınması gerekir. Hastane yönetim sistemine uygun risk
değerlendirmesi yapılmalı, gerek görülen birimlere uygun yangın söndürme ve
algılama sistemleri kurulmalıdır.
Hastanede ölü nokta kalmayacak şekilde uygun tipte ve sayıda sesli, ışıklı
veya görsel alarm yangın algılama sistemleri yerleştirilmelidir. Mekânda
bulunan bütün yanıcı maddeler, çevre şartları ve kullanıcı profili proaktif
yöntemlerle değerlendirilmeli, tüm birimlerde yanıcı maddelerin
özelliklerine göre uygun yangın söndürücüler bulundurulmadır. Ayrıca
doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık personellerine yangın güvenliği ve
tahliye üzerine eğitimler verilmelidir. Tüm bu tedbirler alındıktan sonra
yangının çıkmasının ya da büyümesinin önüne geçilecek ve kayıplar
yaşanmayacaktır.” şeklinde ifade edilmektedir.
İtfaiye Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Öğretim Görevlisi
Abdurrahman İnce de bu konuda akademik çalışma
yapmış (https://www.abdurrahmanince.net/Hastanelerde_Tahliye_443842.pdf)
ve
Üsküdar Üniversitesi “Bir Konu Bir Konuk” programında (https://www.youtube.com/watch?v=9nJhrDHw9Ug&feature=youtu.be)
geniş kapsamlı bir sunum yapmıştır. Ülkemiz hastanelerinde yangınsız
ve ölümsüz günler dileriz.
NFPA'DAN GLOBAL BAKIŞ
"Amerikan NFPA Journal Dergisi
Başkanı JAMES M. SHANNON tarafından NFPA Journal’in Temmuz-Ağustos 2013
sayısında kaleme alınan bir yazı beni çok üzdü. Yazıyı aynen tercüme
ediyorum ve tüm geri bıraktırılmış ülkeleri ibretle tefekküre davet
ediyorum. Doç.Dr. Muhittin SOĞUKOĞLU"
Geçtiğimiz aylarda uluslararası
medyaya düşen haberler bizi Pakistan ve Bengaldeş’teki konfeksiyon
fabrikalarından bir olaylar zincirine getirdi. Bu 1500 işçinin hayatına mal
olan bir kazalar zinciridir. Bu zincir geçtiğimiz yıl 11 Eylül 2012 günü
Pakistan Karaçi’de Ali Enterprise’lerin sahibi olduğu bir fabrikada 289
kişinin ölümüne sebep olan ve yangına dönüşen bir boyler (kazan) patlaması
ile başladı. Burada acil çıkış kapıları kapalı ve pencereler demirli idi ve
işçilerin çoğu acil çıkış yolu ararken dumandan boğuldu veya birbirini
ezerek katletti. Aynı günlerde Pakistan Lahor’da bir ayakkabı fabrikası
yangınında uygun olmayan acil çıkışlar sebebiyle 25 kişi hayatını kaybetti.
24 Kasım 2012’de Bengaldeş Dakka’nın
yakınında bir Tazreen Fashion (moda, biçim) Fabrikası’nda bir yangın patlak
verdi. Aşırı miktarda kumaş ve iplik yangının çok çabuk yayılmasını sağladı.
Pakistan’daki yangınlarda binalardaki yangın çıkışlarının uygun olmaması
dolayısıyla bazı isçilerin yüksek katlardan atlamaları ölüm getirirken, bir
kısmı da boğularak veya yanarak hayatlarını kaybetmişti. Bu yangında da
100’den fazla kişi hayatını kaybetti.
Bengaldeş Dakka Tazreen Fashion
Yangını 112 Ölü 24 Kasım 2012
Bu yangınlarda bu kadar fazla kişinin
hayatını kaybetmiş olması dünyanın bir çok ülkesinde hala, başına ne
geleceğini düşünmeden, çok kötü ve standard dışı çalışma şartlarının mevcut
olduğunu göstermektedir. 24 Nisan 2013’de Bengaldeş, Dakka’nın dışında
konuşlanmış 8 katlı ticari bir bina olan Rana Plaza Fabrikası içerisindeki
binlerce işçisi ile basit bir şekilde çöktü. Bütün dünyanın gözleri önünde
bükülmüş demir çubuk ve parçalanmış beton yığınlarının arasında, bir kabus
gibi kapana kısılmış, insanları kurtarma çalışmaları sürdürüldü. Neticede
olay yerinden 1.127 ölü ve 2.500 yaralı çıkarıldı.
21. Asırda dünyanın herhangi bir
yerinde işçilerin böyle çalışma şartlarına maruz kalmaları gerçekten çok
korkunçtur. Böyle trajediler meydana geldiğinde misyonu güvenlik olan NFPA
gibi bir organizasyon olarak biz kendi kendimize şu soruyu sormalıyız: Böyle
olayların tekrarlanmaması için biz ne yapmalıyız? Bizim bizzat kendi
tarihimiz buna cevap teşkil etmektedir.
New York’da 1911’de meydana gelen ve
çoğu konfeksiyon işçisi olan 146 kişinin hayatını kaybettiği Triangle Waist
Co. yangınından sonra NFPA Amerika’da çalışma şartlarını iyileştirmek için
yol aramış ve bina acil çıkış kodunu “Building Exits Code” geliştirmişti,
günümüzdeki NFPA 101 “Life Safety Code” bu noktadan başlanarak
geliştirilmiştir. Dünya çapında bir güvenlik otoritesi kabul edilen bir
organizasyon olarak dünyanın her yerinde işçilerin güvenlik standardlarını
yükseltmek için sürdürülen çalışmalara destek olmak bizim görevimizdir.
Bizim politikamız, kod ve
standardlarımızı ülkelerin hükümetleri için kendi milli standardları gibi
tercüme etmek ve adapte etmek veya kullanmak için, telif hakkı olmayan bir
baza oturtmaktır. NFPA 1 Yangın Kodunun adaptasyonunu ve Can Güvenliği Kodu
“Life Safety Code” Pakistan ve Bengaldeş hükümetleri tarafından o ülkelerin
kendi iş gücü güvenlik standardlarını geliştirmeye başlamaları için bir
yoldur. O proseslerde teknik destek vermek için NFPA Standardları hazırdır.
Mamafih, bu konuda gerçekçi olmak
için konfeksiyon fabrikalarının güvenlik standardları, Amerikan tekstil
markalarının çoğunun sahipleri dahil, sadece onların müşterileri
istediklerinde işçiler için bu güvenlik standardlarını geliştirip
sürdüreceklerine inanıyoruz. Bengaldeş, Pakistan ve diğer ülkelerde bu iş
kolunda kendi halkları için mevcut standardları geliştirmek için ihtiyaçları
olan çalışma şartlarını iyileştirmeye zorlamak için onları bizimle birlikte
hareket etmeye çağırıyoruz. O ülkeler (günün birinde) ekonomik olarak
kalkınabilir ve işçi güvenliğini sağlayabilirler. Birleşik Devletlerin yüz
yıllık tecrübesi bunu başarabileceklerini göstermektedir.
|